Fatih Terim İle Denizbank’ın Çift Kale Maçına Döndü! Erzan’a Kaptırılan Paraları Dubai Emiri mi Ödesin?!
Futbolcuların milyon dolarlarıyla saadet zinciri kuran Denizbank Levent Şubesi Müdürü Seçil Erzan’ın 7 Nisan’dan beri yatay bir düzlemde seyreden “nitelikli dolandırıcılık” davasında, kimi alacaklılar hesabı BAE Dubai merkezli Emirates NBD’nin hakim ortağı olduğu Denizbank’a kilitleme yolunu seçiyor.
Ekonomist Prof.Dr. Özgür Demirtaş, sosyal medya hesabı X’den şu paylaşımı yaptı. “Son günlerde Futbolcuları içeren bir SAADET ZİNCİRİ ponzi dolandırıcılığından bahsediliyor. Ponzi: Sisteme son girenlerin parası kullanılarak, sisteme ilk girenlere yüksek getiri getiren nitelikli dolandırıcılıktır. Yapılacak şey basit. Kim bu işten kar etti ise ondan tahsilat yapılmalı. Ayrıca Vergi Kaçırma niyeti belli ise, oradan da ceza verilmeli.”
Zor.
Toplanan paraların ne kadarının buharlaştığını, ne kadarının “getiri” olarak fon katılımcısına geri döndüğünü bulmak; MASAK’ın da dahil olacağı kapsamlı bir araştırma gerektirir. Yurt dışına giden paralar, gayrimenkul ve araç alımları, bahis siteleri, kripto para her yer araştırılmaya muhtaç.
18 mağduru dolandırdığı iddia edilen Erzan’ın topladığı paralar nerede? Futbolcuların yüksek ücretleri malum olsa da, “hayali fona” akan yüzbinlerce dolar hangi kaynaklardan sağlanmış hangi yollardan geçmiş?
Dönüp dolaşıp bu iki soruyu sormalıyız.
Bugün itibariyle yapılan kaba hesaplara göre Erzan, Denizbank hesaplarında ne girişi ne çıkışı görülen 1 milyar 300 milyon TL karşılığı 44 milyon dolar toplanmış.
Hesap sahiplerine yaklaşık 500 milyon dolar geri ödenmemiş.
Bu sorunun yanıtını 7 Nisan günü Arda Turan ile Seçil Erzan arasında geçen telefon kaydı farklı veriyor.
Arda Turan sabah saat 8’de Fatih Terim ve Emre Belözoğlu ile birlikte Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ile buluşacaklarını, kendisine en geç 6’ya, 7.30’a kadar alıcılar listesi çıkarması gerektiğini söylediği konuşmada ısrarla “Ana paramızı nasıl kurtaracağız? Kaç kişiden para aldın? Ne kadar verdiler?” diye soruyor.
Çorlu’da ailesinin yanında olduğunu belirten Erzan, kafasının karışık olduğunu belirtse de ağzından özetle çıkabilen yanıt şu:
“25 kişinin parası kaldı. 20 milyon dolar falandır. Banka ödemek zorunda… Duyulmasını istemez.“
Erzan’ın senaryosunda olan bir süreç miydi bilinmez ama olay şöyle gelişiyor:
Erzan Denizbank Bölge Müdürü Sermin Tekin tarafından özel araçla Çorlu’dan İstanbul’daki evine getiriliiyor. 7-10 Nisan tarihleri boyunca banka yetkileri tarafından sorgulanıyor. Resmi kayıtlara giren “Alıcılar Listesi” ni teslim ediyor.
Seçil Erzan’ın, GS’nin ve Milli Takım’ın ünlü Teknik Direktörü Fatih Terim’in ve çalıştığı bankanın nüfuzunu kullanarak oluşturduğu 44 milyon dolarlık fon, 7 Nisan 2023 günü alacaklılardan Bülent Çeviker’in şikayet başvurusuyla açığa çıkmıştı.
Banka 7 Nisan’da yapılan ihbarı değerlendirerek, çalışanı Seçil Erzan hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç başvurusunda bulunuyor. O güne kadar kişisel girişimlerle milyonlarını kurtarmaya çalışan sporcuların etekleri tutuşuyor.
Erzan; hayali fondan alacaklı Çeviker’in, Denizbank’ın ve kendisine 5 milyon dolar veren Atilla Baltaş’ın Çağlayan Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı müracat sonrası 11 Nisan günü tutuklanıyor.
Kamuoyuna “Fatih Terim Fonu” olarak yansıtılan saadet zincirine, 13.9 milyon dolar yatıran futbolcu Arda Turan ile 4.3 milyon dolar yatıran futbolcu Emre Belözoğlu’nun büyük kayıplarının gündeme gelmesiyle, her bir mağdurun öyküsü tel tel dökülüyor.
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesinin iddianameyi kabul etmesi üzerine Erzan’ın da aralarında olduğu 4’ü tutuklu 7 sanık 20 Kasım’da hakim karşısına çıktı.
Sanıklardan Erzan’ın “özel belgede sahtecilik” ve “tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık” suçlarından 66 yıldan 216 yıla kadar hapsi istenen iddianamede, diğer sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk‘ün de aynı suçlardan 3 yıl ve 65 yıl arasında değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.
Bu davada şaşırtıcı olan; “örgüt” suçlaması yok.
Erzan’ın mahkemede verdiği ifadede kendisini tehdit ettiklerini ileri sürdüğü ünlü futbolcu Semih Kaya ve menajeri Fırat Özdemir’in de aralarında olduğu 11 kişiye tefecilik soruşturması açıldığı ileri sürüldü.
Öte yandan Kaya’nın 2022 yılı içerisinde Erzan’ın “fonuna”; parça parça ödemelerle toplamda 4 milyon 100 bin dolar yatırdığını ve 530 bin dolar alacağı kaldığı da savcılık ifadesinde yer aldı.
Dava iki cephede cereyan ediyor. Birincisi Erzan’ın Fatih Terim’in nüfuzunu kullanarak yürüttüğü parelel bankacılık faaliyeti, diğeri ise Denizbank’ın sorumluluk ve yükümlülük alanlarının belirlenmesi…
Denizbank, BDDK raporunu hatırlatarak 7 Nisan’a kadar Erzan’ın faaliyetlerinden haberi olmadığı yönünde yaptığı açıklamayı yineledi.
Yeni bir gelişme…
10 Haber’den Masum Gök’ün haberine göre; dolandırıldığını iddia eden futbolcular Selçuk İnan, Emre Çolak, Emrah Çolak ve Musa Mert Çetin paralel banka vurgunu iddiasıyla Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Aydoğdu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuş.
Suç duyurusu sonrasında Ateş ve Aydoğdu avukatları 4 Mayıs’da savcılığa yaptıkları savunmada, özetle “Fonla ilgim yoktur. Borcum-alacağım da bulunmuyor” diye basın açıklaması yapan Fatih Terim’in iddialarını çürüten diyalogları kayda geçiriyorlar.
Bu iddia ile kamuoyu ilk kez karşılaşmıyor.
Gök’ün haberinde, Seçil Erzan’ın Çorlu’daki evinde ele geçirilen alacak verecek tablosunda Fatih Terim’in fona 700 bin dolar verdiği ve bunun karşılığında 800 bin dolar faiz getirisi elde ettiği belirtiliyor.
Zaten Erzan’ın, 2012 yılından beri Terim’in finansal danışmanı olduğunu söylediği, Terim’in bankadan “Benim 3 milyon dolarım nerede” diye hesap sorduğu, banka çalışanı Rüya’dan şikayetçi olduğu bugüne kadar farklı kaynaklardan medyaya yansıyan iddialar arasındaydı.
Savunmanın iddiaları arasında kritik olan nokta bu değil. Kamuoyu Terim’in kızı Buse Terim ve damadı Volkan Bahçekapılı ve eşi Fulya Terim adına fona yatırılan hesaplardan da bilgi sahibi.
İlginç olan “iftira” suçlaması…
Avukatların savunmasında; Terim’in bu meseleyle ilgili olarak Hakan Ateş’e tefecilik faaliyetine ilişkin bedellerin ödenmesinin mümkün olup olmadığını sorduğunda, “Bankacılık dışı işlemler olduğu gerekçesiyle karşılanamayacağını” cevabı aldığı ve bunun üzerine bankadan kayıplarını tahsil etme arzusuyla iftirada bulunduğu belirtilmiş.
Günlerdir kıymetli meslektaşlarım Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianameyi didik didik ettiler, farklı muhataplardan edindikleri ayrıntıları kamuoyu ile paylaştılar.
Hala içerisinde kritik sorular barındıran iddianame, ek bilgilere ihtiyaç doğuruyor.
Erzan’ın bankaya ait özel bir fonda nemalandırdığı iddiası ile para topladığı insanlar yalnızca dostları değil. En yakınlarına da uzanıyor.
Erzan’ın teyzesinin oğlu Kemal Tanın Yılmaz “hayali fona”; 1 milyon 265 bin dolar, eşi Merve Özer Yılmaz için 600 bin dolar, annesi Nebahat Yılmaz için 865 bin dolar, babası Mustafa Yılmaz için 2 milyon 400 bin dolar yatırmış.
Tanın bey ve eşi DEİK Türk Kosova İş Konseyi Başkanı Merve Özer Yılmaz ile telefonda uzun bir görüşme yaptım.
Yılmaz ailesi ile Erzan’ın (Erzan’ın Denizbank Florya Şb. Müdürü olduğu dönem) 20 Aralık 2012 tarihinde Denizbank A.Ş’ye ait özel bir fonda değerlendirme teklifi üzerine kendisine aktardıkları 239 bin TL (97.487,35 Euro tutarında mevduatı TL’sına çevirerek) ile başlıyor.
İddianamaye yansıyan “Alacaklılar Listesi” nde adı geçen Merve Ö. Yılmaz ile Erzan’ın Levent Şb.’deki makamında saatlerce süren itiş-kakışla ile noktalanıyor.
Merve hanım o günü “Tartışmamız öyle bir boyuta geldi ki oğlumun “Hala” dediği birisinin ailemize bu kadar kötülük yapmışken, hediyeyi hak etmediğini düşündüm. Düğünü olsa takabileceğimiz bir Rolex saat hediye etmiştik. Çıkardım, aldım” diye anlatıyor.
Yılmaz ailesinin avukatının 18 Kasım’da mahkemeye sunduğu dilekçede bankanın sorumluluğuna işaret ediliyor.
Erzan’ın 11 yıl sürdürdüğü Denizbank Florya Şubesi Müdürlüğü’nden bir yıl önce aynı pozisyonla “terfi” sayılabilecek Levent Büyükdere Caddesi Şubesi’ne tayin edilişini sorgulayan dilekçede kullanılan ifade, Tanın Yılmaz’ın “akran” ve yakın “akraba” konumu dikkate alındığında bankanın teftiş sistemini töhmet altında bırakır nitelikte.
Şöyle ki:
*Bankanız iç disiplininde muhtelif kişiler ile çok yakın ilişki içinde olduğu ve bunların Genel Müdür Yardımcıları kategorisinde bulunduğu dikkate alındığında, [2016 ve 2018 ve 2019 yıllarında] özel hayatının ve durumunun gene de hiç farkında olunamaması, hayatın olağan tecrübelerine de aykırıdır. “Bankanızın Teftiş Sisteminin Bu Kişinin Teftişine Dahi Gerek Görmemesi”, yukarıda belirtilen durumun bir uzantısı dahi sayılabilir.
*Bilinir şikayetçi sayısı 2 kişiden ibaret olsa da, mağdur edilen kişi sayısı başta Galatasaray Spor Kulübü mensupları, oyuncuları ve antrenörleri olmak üzere, diğerleri ile birlikte ve son tahlilde 100’ü aşkındır. Bunların uğradığı tahmin edilen zarar tutarı ise, 100 milyon ABD Doları’na yakındır.
*Denizbank Bölge Müdürü Sermin Tekin ile Erzan konuşmasının en önemli şahidi konuşmanın huzurunda gerçekleştiği Nilgün Arabacı ve Sermin Eligül’dür. Sermin Tekin’in, Erzan’dan en önemli isteği “Paraları Bankada Aldığını Sakın Söyleme” olmuş.
* Bankalar, “Bankacılık İşlemlerinin Güvenilen Tarafı Oldukları ve Özellikle Birer Güven Müessesesi” durumunda bulundukları için, sorumluluk uygulamasında daha ağırlaşmış bir özen yükümlülüğü altındadırlar. Bu bakımdan, Bankanın ihmal ve kusurunun derecesi dahi önemsizleşmekte ve son tahlilde, bir Şube Müdürü, Banka hükmi şahsiyetiyle en geniş anlamda özdeşleşmektedir. Öncelikle Borçlar Kanunu’nun, sonralıkla ve özellikle Bankalar Kanunu’nun tüm hükümleri bu tespitin doğruluğunu tescil etmektedir.
* Bankanın “Private Banking” bölümünde hiçbir birikimi mevcut olmamasına rağmen Erzan ile ilişkili kişilerin “Deniz Private” kart sahibi haline gelebilmesi durumu dahi, usulsüzlüklerin tali bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Bana göre o-bu değil, dilekçedeki şu cümle ana fikri ortaya koyuyor:
“Bankanın “O Yapmış” diyebilme hak ve imkanı ortadan kalkmış olup, çözüm, “Zararları Nasıl Giderebilirim” sualine verilecek cevaptan geçmektedir.”
Dilekçeye Erzan’ın kişisel notlarını tuttuğu defterinde yer alan bir not da eklenmiş. Notta Erzan’ın geçireceği banka iç soruşturmasında yetkililere yöneltmeyi planladığı sorular yer alıyor. Alacağı cezayı bile hesaplamış.
Sorular iyi, bankanın soruşturmasını atlattığına göre aldığı yanıtları da içeriden yazmasını bekliyoruz.
*Bankanın benle ilgili bir planı var mı?
*Mağdur olarak banka beni lanse edecek mi?
*Bir savunma yapacak mı?
*Beni nasıl kurtaracaksınız?
*Çıkış noktası ne olacak
*Beni tehdit ettiler o yüzden
*Bu savunma üzerinde bir işlem yapılacak mı?
*Bu işin bir yerde bir dönüşü bir mantığı olmalı
*Yazma bir işe yarar mı?
*Nitelikli dolandırıcılık … 6-7 yıl.